18 Mart 2013 Pazartesi

Jako Papağan


JAKOLARI ANLAMAK

Çoğu kuş sahibi Dr. İrene Pepperberg’in yetiştirdiği ünlü Afrika gri papağanı Alex’i bilir. Alex, şempanze, yunus balığı veya 4 yaşındaki bir çocuğun zekasına sahipti. Ve onlarla aynı bilişsel özellikleri gösteriyordu. Bu anlamda Dr. Pepperberg böyle bir kuşa sahip olduğu için çok şanslıydı: Afrika gri papağanları esrarengiz derecede zekidir.

Pek çok jako sahibi papağanları ile yaşadıkları şok edici şaşırtıcı hikayelere sahiptir. Gri papağanların bazı konuşmalarında objeleri tanıdıklarını ve onları anlamlı ifadelerle  anlatmaya çalıştıklarını defalarca ispat etmiştir. Örnek vermek gerekirse bir keresinde mutfakta kahvaltı hazırlarken pencerenin kenarına gelen bir kargayı “avvv kargaya bak” diyerek durumu bana anlatmaya çalışmıştı.

Jakolar o kadar zeki ve gözlemcidir ki evde olup biten her şeye dikkat ederler ve beyinlerine yerleştirirler. Her hareketi gözlemler ve reaksiyon verirler. Daha sonra bunları insanların dikkatini çekmek ve iletişim kurmak için kullanırlar. Örneğin pek çok jako sahibi defalarca telefon çalıyor diye telefona koşmuş veya mikrodalga fırınının sesine, mutfağa koşmuştur ama oysa bunu yapan o seslerin taklidini yaparak sahiplerinin dikkatini üstüne çekmeyen çalışan jakolar olmuştur.

Ama daha da inanılmaz olan, onların insanlarla kurdukları bağdır. İnsanlarla tıpkı küçük bir çocuk gibi derin ve rasyonel bir etkileşim kurarlar. Oysa onlar bir insan değil, insanlardan daha da farklı bakış açıları ile inanılmaz akıllı, vahşi hayvanlardır.

VAHŞİ DOĞALARI

Ev köpeklerinin aksine papağanlar evcil yaratıklar değildir. Bir hayvanın evcilleşme süreci binlerce nesil öncesine dayanabilir. Papağanların ise sadece iki nesildir yabani atalarından taşıdıkları genleri kaldırıldı. (Burada elde yetiştirme papağanlar kastediliyor) Bu da demek oluyor ki bizim evcil papağanlarımız hala vahşi içgüdülerini taşımaktadırlar. Bu nedenle onların vahşi doğalarını anlamak onlarla yaşarken işleri daha da kolaylaştıracaktır.

İlk olarak papağanlar doğada büyük topluluklar olarak yaşamaktadırlar.Yüzlerce bireylik topluluklar halinde gün boyunca yem bulmak yada başka aktiviteler için hep beraber hareket ederler. İkincisi, ağaçlardaki meyveler vb yiyecekler gibi jakolar aynı zamanda yerde de beslenirler. Diana May adlı doktora öğrencisi Orta Afrika ve Kamerun’daki bataklıklardaki gözlemlerinde yere inmek için önce birkaç jakonun daha sonra ise onları izleyen diğer sürü bireylerinin de katılımıyla 300 ila 800 kuşluk büyük gruplar halinde yere indiklerini tespit etmiştir. Bir kısım sürü bireyinin ağaçlarda kalarak avcıları izleyerek onlara nöbetçilik yaptığı daha sonra beslenmesini bitiren bireylerin ağaçlara gelerek nöbeti devraldığı gözlemlendi. Daha sonra aynı gruplar ağaçlarda sosyalleşmek için gene ağaçlarda vakit geçirmeye devam ettiler.

Yerde beslenmek ağaçlarda beslenmekten daha tehlikelidir, çünkü yerden kaçmak ağaçlardan kaçmaktan daha zordur. Yerde beslenmek av arayan avcılar için kolay fark edilmeyi doğurur. Bu yüzden yerde beslenmek için hızlı reflekslere ve dikkatli olmaya mecburdurlar. Bir dal hareketliliği bile bir yırtıcının işareti olabilir. Bu yüzden hızlı kaçmak için etraflarındaki her şeyi kafalarına iyi yerleştirirler.

Pek çok jako evdeki nesnelere ve hareketlere karşı temkinli ve gergin yaklaşırlar. Örneğin kafesin yanına koyulan bir lamba bile jakoya için bir yırtıcıyı andırabilir. Bu genetik programlama onların milyonlarca yıldır geliştirdiği içgüdüsel bir tepkidir.

Sürü içinde jako duygusal ve fiziksel olarak güven duygusuna ihtiyaç duyarlar. Elde büyütme papağanlar kendilerini beraber yaşadıkları insanlarla aynı sürü içinde görürler. Sahibinin psikolojik durumlarını tahlil edebilir ve bununla birlikte onunla aynı duygulara kapılabilir. Sahibinin kızgınlığını yada üzgünlüğünü üzerine alır. Belki ne olup bittiğini tam olarak anlayamaz ama bir şeylerin ters gittiğinin farkındadır. Böyle durumlar papağanlar için sürü veya kümes tehlike de anlamına gelir. Bunun bir sonucu olarak yem yeme değişiklikleri, çığlık atma vb. problemler olarak reaksiyon gösterir.

Papağanlar için en önemli sorun korunma ve güvendir. Önemli olan rutin yapıyı bozmamak ama bu her şeyin hep aynı olacağı anlamı da gelmez. En tehlikeli söylemlerden birisi “jakolar değişime tahammül edemez”’dir. Ani değişiklikler yapmak jakolarda nevrotik olabilir. Örnek olarak gene lambayı verecek olursak bir anda lambayı kafesinin yanına koymak onun için bir gerginlik haline gelecektir. Ama belirli bir mesafe ile adım adım ona yaklaştırmak daha doğru olacaktır. Yani onlara yeni deneyimleri tanıtmak için yardımcı olmak gerekir. Ona tanıtmak istediğiniz objeyle önce siz oynayın. Evde bazı işlerinizi papağanınızla yapın, güvenli olmak kaydıyla beraber seyahatlere gidin.

TÜRLERİ

Kongo Afrika Gri papağanı (Psittacus erithacus erithacus); Ekvatoral Afrikada, Timneh Afrika gri papağanı (Psittacus erithacus timneh); batı Afrika yani Sierra Leone, Gine, Liberya be Batı Fildişi Sahili’nde yaşar. Her ikisi de mükemmel papağanlardır. İki türde çok iyi konuşurlar. Boyut ve görünüm dışında, kişilik olarak hiçbir fark yoktur. Tek istisna Timnehlerin Kongo kuzenlerine göre daha az gergin bir yapıya sahip olmasıdır. Timnehler üzerine çok az araştırma yapılmakla beraber timnehlerin doğada da daha sakin yapıda oldukları tespit edilmiştir. Ancak düzgün beslenen ve evcilleştirdiğimiz Kongolarında çok sakin, rahat ve sevimli bir arkadaşımız olacağı bir gerçektir.

EĞİTİM

Bebek papağanlar, çocuklara benzer yaşam becerileri öğrenirler. Papağanlara aileleri rehberlik eder ve yapılması ve yapılmaması gereken şeyleri öğretirler. Papağanımıza yeni bir oyuncak tanıtalım; Önce oyuncakla siz oynayın, burnunuza sürün ve hatta oynarken gülün. Papağanınızın mutlaka ilgisini çekecektir. Bunu papağanınız o oyuncakla oynayana kadar yapın. Bu günler hatta haftalar sürebilir. Ama bunu başardıktan sonra neşeli ve oyuncu bir papağanınız olabilir. Oyuncak olarak kemirilebilir ahşap malzeme, halat, plastik veya akrilik oyuncaklar olabilir. Jakolar genelde kağıt yada karton gibi parçalayabilecekleri oyuncakları daha çok tercih ederler. Bu tip oyuncaklar alıp her gün bunlarla papağanınızla birlikte oynayın.

Jakolar konuşma yeteneği ile bilinirler. İnsanlarla birlikte çok vakit geçirdikten sonra artık insanları bir sürü olarak kabul eder ve onlarla etkileşim kurmak için insanların konuşmalarını taklit etmeye ve öğrenmeye başlarlar. Bu yüzden papağanınızın oturma odasında olması daha iyi olur. Onlara aynı sözcükleri tekrar edin. Ama bunu mantıklı ve ilgili davranışlarla yapın Mesela elma vereceğiniz zaman “elma istermisin” veya “elma” dedikten sonra elmayı verin. Bu gibi örneklerle istediği şeyin ismini söyletmeyi başarabilirsiniz.

DAVRANIŞ SORUNLARI

Jakolar en ince ayrıntısına kadar insan davranışlarını okumaya çalışırlar. Siz sürü liderisiniz. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu ona öğretecek olan sizsiniz. Siz ne yaparsanız o da  onu yapmaya çalışacaktır. Bunun olumlu yada olumsuz olması onun için önemli değildir. Yani siz papağana ne veriyorsanız o da onu alacaktır. Bu nedenle öğrendikleri çok önemlidir. Pozitif takviyeler jakolarda harikalar yaratır. Yapmasını istediğiniz davranış için ödüllendirebilirsiniz. Bu ödül sevdiği bir yiyecek olabilir.

Jakolar şiddet içeren cezalara iyi tepki vermezler. Fobik reaksiyona girerler ve bu büyük bir korku durumunu tetikleyebilir. Papağanınıza bir şey yaptırmak için asla onu kovalamayın. Büyük fobilerin oluşmasındaki en büyük sebep kovalanmaktır. Kuş dehşete kapılır ve sahibini yırtıcı bir düşmanla ilişkilendirir. Papağanınız size yaklaşana kadar bekleyin. Üzerinizdeki bir elbiseden veya başka bir materyalden korkmuş olabilir. Odayı terk edin ve üzerinizdekileri değiştirdikten sonra tekrar yanına gidin.

Tüy yolma jakolar için en korkulan durumdur. Tüy yolma probleminin başında fiziksel durumlar gelir. İlk adım kapsamlı bir veteriner tedavisidir. Giardia, aspergillosis ve metal zehirlenmesi (özellikle çinko) testlerini içeren bir kan testi yaptırmak gerekir. Tüy yolmanın diğer sebeplerinden bazıları kötü beslenme, nem eksikliği, gıda alerjileri, çeşitli kazalar, ani bir değişikliğe tepki. Tüy yolma psikolojik olduğu zaman bunun nedenleri ise sahibinin ona karşı ilgisizliği (ki bu onu sürü dışında bırakma anlamına gelir), korku reaksiyonu vb. nedenlerdir.

SAĞLIK VE BESLENME

Hastalandığımız zaman genelde sorulur “sen ne yedin?” Aynı şey papağanlar için de geçerlidir. Bunun dışında hastalıkların nedenlerinde vitamin, mineral ve diğer gıda eksikliklerinden kaynaklandığını unutmayalım. Jakolar için uygun bir diyette taze organik sebze ve meyve, tahıllar, fındık, çeşitli tohumlar ve pelet yem mutlaka olmak zorundadır. Jakolar kalsiyum ve Vitamin A (beta karoten) içeren besinlere ihtiyaç duyarlar. Beta karoten kaynakları şunlardır; sarı kabak, tatlı patates, havuç, hindiba, lahana ve diğer yeşil yapraklı sebzeler, kırmızı biber, brokoli, vb. Bununla birlikte kalsiyum, fosfor içeren gıdalar, magnezyum ve vitamin D3 olmadan etkili olamaz. İyi bir veteriner papağanınız için uygun bir diyet oluşturmanızda yardımcı olabilir.

Yavru jakolar aç kaldıklarında korkmuş ve güvensiz olurlar. Böyle durumlarda yukarıda bahsi geçen gıdalardan püre haline getirerek şırıngalarla yada kaşıkla sürekli beslemek gerekir. Tüm jakolar sahipleri tarafından beslenmekten hoşlanırlar. Böylelikle sahibi ile papağan arasında sağlam bir bağ kurulmuş olur.

SONUÇ

Papağanlarım benim hayatımı tamamen değiştirdi. Onlar olmadan bir hayat düşünemiyorum. Onlar bana çocukluk büyüsünü yeniden yaşatıyorlar. Onlar bize doğa ile konuşmayı öğretebilir. Bu yüzden onlara “doğanın elçileri” diyorum. Ama sormak lazım. Biz mi onlar için bir şansız, yoksa onlar mı bizim için büyük bir şans.

Margaret T. Wright

Kaynak : www.africangreys.com      çeviri T. H.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder