23 Mart 2012 Cuma

Jakolarda Tüy Yolma ve Alınacak Tedbirler



 Jako Papağanların Kendi Tüylerini Yolması:

Papagan besleyenlerin en çok sıkıntı yaşadığı konudur. Tüy yolma problemi Kongo jakolarda, ara papağanlarında ve kakadu türlerinde en sık görülen husustur.
Bunu başlıca üç bölüme ayırabiliriz.

1-Rahatsızlık
2-Dengesiz beslenme
3-Psikolojik

Papağanım tüy yoluyor nedeni ne olabilir?

*Karaciğer, böbrek rahatsızlıkları
*Bulaşıcı hastalıklar (bakteriyel, virttik, parazit, mantar)
*Dengesiz beslenme (A vitamini ve kalsiyum başta olmak üzere vitamin ve mineral eksiklikleri)
*Sigara dumanı, benzer koku ve dumanlar.
*Uygun olmayan kanat kesimi.
*Hormonal dengesizlikler.
*Yetersiz nem ve güneş ışığı.
*Küçük kafes, hareketsiz yaşam.
*Yalnızlık, stres, yaşam alanının değişmesi.
*Üreme dönemine girilmesi.
*Yetersiz uyku









gibi nedenlerden dolayı papağanlar kendi tüylerini yolabilirler. Rahatsızlık aşağıda görüldüğü gibi çok ciddi boyutlara ulaşabilir.

      
      İlk önce bunun nedenini iyi araştırmalı, eğer psikolojik etmenlerden kaynaklanmıyor ise hemen sağlık sorunu tespit edilip , tedavisi yapılmalıdır.
Şayet sorun psikolojik ise piyasada ‘Bitter Beak’ ya da benzer adlarla satılan ürünler kullanılabilir. Acı tadı nedeniyle papağanlar bu spreyin sıkıldığı yerlere asla dokunmamaktadırlar.
Ancak bu çözüm de geçici olduğundan sorunun ileri boyutlara ulaşması durumunda farklı kafeslerde beslenmek şartıyla yanına kendi türünden veya farklı bir türden papağan alınması tavsiye edilmektedir.
Orta-büyük boy papağanlar boyutça ufak diğer papağanlara zarar verebildiklerinden iyi bir alıştırma döneminden geçirmekte ve her iki papağanı uzun müddet dışarıda ve kontrolsüz bırakmamakta fayda vardır.  
     
Jakolar oyun oynamayı severler, tüy yolumuna sebeplerden biride jakonun ilgisini çekecek kafeste başka oyuncağın olmayışıdır, dar kafesler jakonun hareketini kısıtlar ve böylece jakoda kafeste başka ilgisini çekecek  bir nesne olmadığından tüyleriyle oynamaya başlar.
Jakonuza oyun gibi gelen bu davranış onun hoşuna giderken bunuda bir alışkanlık haline getirmeye başlar. Önceleri tüylerin uç kısımlarını yolarak hoş olmayan bir görüntü ortaya çıkar, daha sonrada tüyünü dipten doğru yolmaya başlar.
İşte problem o zaman daha da büyür, Yeni tüylerin çıkarken vermiş olduğu kaşıntı jakoyu daha çok strese sokar böylece yeni tüyleri yolarken de kendine zarar vermeye başlar ki o zaman Elizabeth tasma kullanmak kaçınılmaz olur.
İşte bunun içindir ki oyun oynamayı seven papağanları öncelikle rahat edecekleri bir kafesi vede dikkatini başka yöne yönlendirmek için kafesine değişik aksesuarlar ve salıncak koymamız gerekir.
Böylece papağanınız dikkatini oyuncaklarına vererek tüy yolma probleminden kurtulmuş olur.
Tüy yolmaya sebeplerden biriside papağanınızın dengesiz beslenmesidir. Bütün kanatlılar kuyruğunun dip kısmındaki yağ bezesinden gagalarıyla yağ alarak tüylerini düzeltirler, bu vesile ile tüy yapılarının bozulmamasını sağlarlar.
Düzgün beslenmeyen jakoda bu ihtiyacını yeteri kadar yerine getiremediğinden tüylerinin uçlarından başlayan bu alışkanlığı bir adet haline getirmeye başlar.
Diğer bir sebep de banyodur, düzenli banyo yaptırılmayan bir jako vücudunda oluşan ölü deri ve tüy dokularından kurtulmak için kendini temizlerken istemeden bu alışkanlığa başlayabilir.
Şayet papağan vücudunda yara açmaya başlamış ise aşağıda görüldüğü gibi bir çeşit tasma boynuna yerleştirilebilir. Tasma, papağanın yem ve su tüketimini engellememelidir. Tasma kullanımı en son çare olarak düşünülmelidir. 

                         

jakopapagani com sitesinden alıntıdır....

                           

JAKOLARDA GÖRÜLEN TÜY DÖKÜMÜ (YOLMA NETİCESİNDE DEĞİL) :
Tüy dökümüne etki eden etmenler; doğal olarak mevsimler (gün uzunluğu), sıcaklık, yedikleri, yumurtlama zamanları, tür ve cinsiyet olarak adlandırılabilir. Aynı zamanda, farklı türdeki tüy çeşitlerinin farklı tüy dökümü dereceleri ve zamanı vardır.. bazı yavrular ilk tüy dökümlerini, yaşadığı yöreye ve türüne de bağlı olarak 2 senede tamamlar.. kanat ve kuyruk tüyleri döküm mevsiminde en son tamamlanan tüylerdir. Bazı jakolar 2 yıl sonrasında bile kuyruk tüylerini değiştirmeyebilir.

African grilerinin ilk kuyruk tüyleri duman rengi görünümle sonlanır, bunu gözlemek gerçekten çok kolaydır..>>
Evlerimizde, özellikle klimalı evlerde, tüy dökümü sezonu çok zor geçebiliyor. Klimaların Kış aylarında yaz sıcağına, yine aynı şekilde yaz sıcağında kış ayları sıcaklığına ayarlanması, sık sıcaklık değişimleri daha dramatik tüy dökümlerine sebep oluyor.>>

Yeni tüy üretimi sırasında jakolarda, metabolizma hızları 30% artırmakla beraber, beslenme ve stresinde arttığı gözlemlenir. Elbetteki günümüzde kuşlarmızı daha iyi şekilde ve daha çok çeşitle besleyebiliyoruz. Bu yüzden çok fazla acaba beslenemiyormu diye endişelenmemize gerek kalmıyor..>>

Genelde yaklaşık olarak 8 aylıkken jakolarda ilk tüy dökümü sırasında yerlerde tüyler görebilirsiniz. Papağanınızın hastalandığı için tüy döktüğünü düşünmenizi sağlayabilecek olan bu tüyler apaçık tüy dökümü sezonunda olduğunun göstergesidir. Yaklaşık 18 aylık olduğunda diğer bir tüy dökümü görülür ki bu aslında 8 aylık ve civarında yaşadığı ilk tüy dökümünün bir parçasıdır. Bu safhada
jakolar yetişkin renklerini almaya başlarlar.
Yavru kuşlarda da renkler ilk tüy dökümünden sonra erişkinlerde olduğu gibi canlı olabilir fakat daha fazla dağılmış ve çoğu yerlerde daha fazla softtur. Yetişkinlerde tüylerdeki renk ayrılığı daha belirgin ve daha kesin sınırlıdırlar.

Afrika papağanlarının birçok türünde renkler cinsiyet ayrımını kolaylaştırır. Mesela yetişkin jakolarda erkeklerin tüylerinin rengi daha koyu olmakla beraber bu renk koyulaşması geldiği bölgeylede ilgili olabilir. Yani kesin birşey söylenemez..

Jakolarınızdan tüy dökümünde olan varsa şu an. Tüyleri çok dökülüyor ve yeni kılıflı tüyler çıkıyorsa. Mutlaka şunları eksik etmeyin ve yapmaya çalışın;

1- Avi mineral ile kullanma dozuna göre suyuna ekleme yapın

2- Vitamin verin meyveleri eksik etmeyin eğer meyvesini düzgün yiyorsa yapay vitamine gerek yoktur.

3-Kuşların tüy değişiminde en çok ihtiyacını hissettikleri vitamin a vitaminidir. havuç yiyen papağanlarda sorun olmazken yemeyenler için bir kaç öneri yapabilirim. Hepsi kullandığım ve güzel sonuçlar veren ilaçlardır. beaphar a vitamini kuşlar için özellikle tüy değişimini düzenlemek için yapılmıştır. Bir diğer a vitamini kaynağı eczanelerden kolayca bulabileceğiniz avicap jel içinden vitamin şırıngayla alınır ve suluğa eklenir. Bir de avil anti allerjen var bu içeriği geniş bir ilaçtır ezip suyuna katılabilir. Tabiki hepsi aynı suda olmayacak bunlar alternatifler lütfen sormadan kullanmayın.
4-Biber (yeşil kırmızı taze biber) çok etkili bir sebzedir.

5- Yemesine dikkat etmeli sevdiği yiyecekler verilmelidir.

6- Asla cereyanda bırakılmamalı azalan tüyler kuşun rüzgarlara karşı dayanıklılığını da azaltır.

7- Çok üstüne gidilmemeli eğitime ara verilmelidir.

8- Tüyler çıktıkça kılıfları kuşun vücuduna batar kafasını kaşıtıyorsa o kılıfları açmak onları rahatlatır. Tüy değişiminde bütün kuşlar hassastır lütfen bu dönemlere dikkat edelim.
Kaynak: mihav com

    
KUŞLARIN TÜYLERİ HAKKINDA BİLGİ :

Tüyler : kuşların en tipik özelliği tüylerinin olmasıdır. Kuşlar dışında hiçbir hayvanda bulunmayan tüylerin, filogenetik olarak sürüngenlerin pullarını meydana getiren epidermal yapıdan oluştuğu ileri sürülmektedir. Çünkü kuşların bacakları üzerinde bulunan keratin pullar ile sürüngenlerin pulları aynı yapıdadır. Embriyolojik olarak tüyler önce küçük epiderm al kabarcıklar şeklindeki tüy tomurcukları şeklinde belirirler. Daha sonra tüm deri üzerini örten tüy tomurcuklarının alt kısımları derideki folikül adı verilen çukurluklar içerisine girinti yaparlar. Böylece tüyün deriye tutunması sağlanır.bundan sonra tomurcuğun üzerindeki epidermis hücreleri keratin bir yapıda ve bütünüyle oluştuğunda memelilerin kılları gibi cansız olan tüyleri oluştururlar.
Tüy çeşitleri : Tüy ekseni ( skapus ) ve tüy bayrağı ( veksillum ) nın yapısına göre üç grupta incelenir. Bunlar ; 1) Pennae ( büyük tüyler = telekler ) 2) Plumae ( Hav tüyleri ) 3) Filoplumae ( kıl tüyleri ) dir.
1) Pennae ( telekler ) : Vucudun dış kısmını örten , bir derecede destek sağlayan ve ona şekil veren tüylerdir. Bu tüylerde radioluslar mevcuttur. Vücudun belli bölgelerinde yer alırlar. Bu tüylerin bulunduğu vücut bölgelerine Pterila, pterila bölgeleri arasında kalan çıplak bölgelere de apterila denir. Apterila bölgeleri bazı kuşlarda hav tüyleri ile örtülüdür. Pennae lerde kendi aralarında üç kısımda incelenirler.
a) Remiges ( uçma telekleri ) : Kanadın el ( metacarpus ve phalange ) ve alt kol kısımlarında yer alırlar. El kemikleri üzerinde bulunan ve sayıları genellikle 10 kadar olan tüylere, el uçma tüyleri veya birinci dereceli uçma tüyleri denir. Bu tüyler,kanat ucundan bilek eklemine kadar olan bölge dışında bulunmazlar.
b) Tetrices ( örtü telekleri ) : uçma tüylerinin dibinde kiremit düzeninde sıralanmış kısa tüylerdir. Bunlardan, humerus ( üst kol ) un üst kısmını örtenleri parapterum ( omuz tüyleri ), başparmak üzerindekilere de alula adı verilir.
c) Rectires ( kuyruk telekleri ) : Kuyruk üzerinde yer alan büyük tüylerdir. Bunlar uçma sırasında dümen görevi yaparlar. Son kuyruk omuruna özel bir şekilde bağlanmaları nedeniyle bu tüyler tıpkı bir yelpaze şeklinde yan taraflara açılabilir ve aşağı yukarı hareket ettirilebilirler.
2) Plumae ( hav tüyleri ) : bu tüylerin bazılarında radioluslar yoktur.bu nedenle tüyler dik halde duramazlar. Rachis kısımları çok incedir, hatta bazen tamamiyle körelmiştir. Pennaelerin altında yer alan bu tüyler vücut sıcaklığını korumaya yararlar ve ekseriya beyaz renktedirler. Çoğunlukla sekunder veskulumları bulunur.
3) Filoplumae ( kıl tüyleri ) bu tüylerin rachisleri ince ve uzundur. Veskulumları ya körelmiştir veya hiç yoktur. Bazı kuşlarda ağız etrafında kalın kıllar halinde, bazılarında ise Pennaeler halinde dağınık olarak bulunurlar. Bunların görevleri kesinlikle bilinmemektedir. Yalnız ağız etrafında yer alan bu tüylerin gececil kuşlarda besinin bulunmasına yardımcı olduğu varsayılmaktadır. Ağaçkakanların burun delikleri çevresinde yer alan bu tip tüyler ise odun parçacıklarının içeri girmesini engeller.
Tüy Değişimi : Tüyler keratin yapıda cansız oluşumlar olduklarından ve çevre koşulları nedeniyle kısa sürede yıprandıklarından, belirli zaman aralıklarında yenilenmeleri zorunludur. Tüy değişimi genellikle yılda bir kez , bazı kuşlarda 2-3 kez olabilmektedir. Bazı kolibrilerde ise çok uzun bir kuluçka dönemine sahip olduklarından tüy değişimi iki yılda bir meydana gelir.
Tüy değiştirme sırsında tiroid bezi çok fazla ölçüde çalışmaya başlar. Tüy değişimi bazı kurallara göre adım adım olur. Böylece kuş tümüyle çıplak kalmaz ve uçma yeteneğini de kaybetmez. Özellikle kuyruk ve kanatlar üzerindeki uçma telekleri simetrik bir düzende değiştirilerek hayvanın uçma özelliğinin kaybolmasını engeller. Yalnız penguenlerde tüm tüyler aynı anda dökülür.
Tüylerin Görevleri : vücut sıcaklığının sabit kalması, vücudun dış etkenlerden korunması, uçmanın sağlanması ve suda yaşayan kuşlarda su yüzeyinde kalabilme özelliğinin artırılması tüyler sayesinde mümkün olabilmektedir. Ayrıca tüy renklerinin kuşların korunmasında önemli yeri vardır.

ansiklopedim com sitesinden faydalanılmıştır.


KUŞ TÜYLERİNİN YAPISI :
Kuşların sürüngenlerden evrimleştiğini iddia eden evrim teorisi, bu iki ayrı canlı sınıfı arasındaki dev farkları hiçbir zaman açıklayamamaktadır.
Kuş tüylerinin yapısı - http://www.bilgiara.com/bilgi/miec-kus-tuylerinin-yapisi/
kuşlar; içi boş hafif kemiklerden meydana gelen iskelet yapıları, kendilerine özgü akciğer sistemleri, sıcakkanlı metabolizmaları gibi özellikleriyle sürüngenlerden çok farklıdır. kuşlarla sürüngenlerin arasına aşılmaz bir uçurum koyan bir başka özellik ise, tamamen kuşlara has bir yapı olan tüylerdir.

tüyler kuşları bu kadar enteresan kılan estetik unsurlardan en mühimidir. "tüy gibi hafif" sözü tüyün o zarif yapısındaki kusursuzluğu açıklar niteliktedir.

temelde protein yapısına sahip olan tüyler keratin adı verilen bir maddeden yapılmıştır. keratin, derinin alt tabakalarındaki yaşlı hücrelerin besin ve oksijen kaynaklarından uzaklaşarak ölmesi ve yerlerini genç hücrelere terk etmesi neticesi meydana gelen sert ve dayanıklı bir maddedir.

kuş tüylerindeki harika yaratılış hiçbir evrimsel süreçle açıklanamayacak kadar komplekstir. tanınmış kuş bilimci alan feduccia, "tüylerin her özelliği aerodinamik işleve sahiptir. hafiftirler, kaldırma kuvvetleri vardır ve kolaylıkla eski biçimlerine dönebilirler" der.

feduccia, evrim teorisinin çaresizliğini ise şu biçimde kabul eder:
uçmak için böylesine tasarlanmış bir organın, nasıl olup da ilk başta başka bir hedefe yönelik olarak ortaya çıktığını anlayamıyorum.

tüylerdeki bu yaratılış, charles darwin'i de çok düşündürmüş, hatta tavus kuşu tüylerindeki harika estetik kendi ifadesiyle darwin'i "hasta etmiş"ti. darwin, arkadaşı asa gray'e yazdığı 3 nisan 1860 tarihli mektupta "gözü düşünmek çoğu vakit beni teorimden soğuttu. ama kendimi vakit geçtikçe bu probleme alıştırdım" dedikten sonra şu biçimde devam ediyordu:

şimdilerde ise doğadaki bazı belirgin yapılar beni çok fazla rahatsız ediyor. örneğin bir tavus kuşunun tüylerini görmek, beni hemen hemen hasta ediyor.

tüycükler ve çengeller
eğer bir kuş tüyünü mikroskop altına alır ve incelersek, karşımıza olağanüstü bir yaratılış çıkar. tüylerin ortasında hepimizin bildiği uzun ve sert bir boru vardır. bu borunun her iki tarafından yüzlerce tüy çıkar.

boyları ve yumuşaklıkları değişik olan bu tüyler kuşa aerodinamik özellik kazandırır. ancak daha da enteresan olanı, bu tüylerin herbirinin üstünde de, "tüycük" denilen ve gözle görülemeyecek kadar ufak olan çok daha ufak tüylerin bulunmasıdır. bu tüycüklerin üstünde ise "çengel" adı verilen minik kancalar vardır. bu kancalar sayesinde her tüycük birbirine sanki bir fermuar gibi tutunur. bu muhteşem yaratılışı daha yakından görmek için turna kuşunun tüylerinin sadece birisini ele alalım. bu tek tüyün üstünde, tüy borusunun her iki yanısıra uzanan 650 tane incecik tüy vardır. bunların her birinde ise 600 adet karşılıklı tüycük bulunur. bu tüycüklerin her biri ise, 390 tane çengelle birbirlerine bağlanır. çengeller bir fermuarın iki tarafı gibi birbirine kenetlenmiştir. birbirine çengellerle kenetlenen tüycükler, o kadar bitişiktir ki, duman üflendiği takdirde bile aralarından geçemez. çengeller gelişi hoş bir biçimde birbirlerinden ayrılırsa, kuşun bir silkinmesi veya daha ağır hallerde gagasıyla tüylerini düzeltmesi tüylerin önceki durumuna dönmesi için yeterlidir.

kuşlar hayatlarını devam ettirebilmek için tüylerini daima temiz, bakımlı ve her an kullanıma hazır tutmak mecburiyetindedir. tüylerin bakımı için kuyruklarının dibinde bulunmakta olan yağ keselerini kullanır. gagalarıyla bu yağdan biraz alarak, tüylerini temizler ve parlatır. bu yağ, yüzücü kuşlarda, suyun içerisinde veya yağmur altındayken suyun deriye ulaşmasına engel olur.

dahası kuşlar tüylerini kabartarak, soğuk havalarda vücut ısılarının düşmesini önler. sıcak havalarda ise tüylerini vücutlarına yapıştırarak, vücutlarının serin kalmasını temin eder.

tüy tipleri
vücudun çeşitli yerlerinde bulunmakta olan tüylerin her birinin görevi farklıdır. kuşun karnındaki tüyle kanat ve kuyruk tüyleri birbirlerinden değişik özellikleri mevcuttur. büyük tüylerden oluşan kuyruk tüyleri dümen ve fren görevini yerine getirir. kanat tüyleri ise, kanat çırpma anında açılarak yüzeyi genişletecek ve kaldırma kuvvetini artıracak bir yapıdadır. kuşun kanadını aşağı doğru çırpması sırasında, tüyler birbirlerine yakın duruma gelerek, aralarından hava sızması engellenir. kanatların yukarıya doğru kalkışı anında ise tüyler iyice açılarak aralarından havanın geçmesine elverişli bir pozisyon alır. kuşlar, uçabilme kabiliyetlerini koruyabilmek için belirli dönemlerde tüy döker. yıpranmış ya da yırtılmış büyük tüyler, görevlerini tam olarak yerine getiremedikleri için hızla yenilenir.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder